Okyanusun Dibindeki Ölü Balık
Gizlemeliydim belki kendimi
herkesten. Acılarımı kendi içime gömüp, yavaş yavaş delirmeliydim. Delice
ağlamayıp acımı o boğazımda ki yumruya gömmeliydim. Ağlasam da içime dökülseydi
o gözyaşlarım, kalbimde bir katran oluştursaydı. Sarsaydı çepeçevre.
Taşlaşsaydı. En azından eskisi gibi kolay kırılmazdım değil mi?
Çok mu değer verdim? Çok yıpratmışım kendimi yeni anladım. Gitmezsin, kalırsın diye vaktimi hep sana mı harcamışım? Belki delirince, evcil ejderhama atlayıp giderdim bu diyarlardan. Ama üzgünüm onu da beceremiyorum. Kendimi elektrik direğine yaslanmış yaşlı bir adam gibi hissediyorum. Gücüm kalmamış, dinlenmem gerekiyor. Her şey içimde taşmak üzere, sadece çok küçük bir yer boş kaldı. Onu da doldurma lütfen.
Çünkü eğer dağılırsam, beni senden başkası toparlayamaz. O yüzden deşme her şeyi. Kaşıma, yolma acılarımı. Tercüman olma duygularıma, onları anlamadığımda emin ol daha iyiyim. Dışarıdan nasıl gözüküyorum acaba? Mutlu olma rolünü iyi yapabiliyor muyum? Hep gülümseyen biri mutludur değil mi?
Yanlış hem de koca bir yanlış. İnsanlarda ne eksikse en çok onu dışarı vururmuş. Göz insanın aynasıdır derler ya, o söz yanlış. Ya da gözlerimde rol yapmayı öğrenmiş sonunda. Artık köpük olup okyanusa-sana- karışmak istiyorum. Yoksa git gide beynim karışacak ve ben hiçbir şey hissetmeyen acımasız bir deli olacağım.
Delirmemek için senin aklına sığınmıştım. Tilkilerin beni aklının uçurumundan attı. Saçlarını kökten kesmeli miyiz acaba? Bana göre saçların tilkilerinin kuyrukları ve eğer kesersek kuyruklarının peşinden giderler ve seni rahat bırakırlar.
Bazen keşke deyip duruyorum. Gelecek zamanlı cümlelerimi “keşke’li” geçmiş zamandan kurtarmak istiyorum. Ama her seferinde dilimden keşke lafı çıkıyor. Dallarımı kırasım geliyor. Saçlarımın uçları geçmişimin uçurtmasına düğüm oluyor. Bende geçmişime makas geçirmek istiyorum. Dallarımı kırıp, ateşe atmak ve dumanının göğe yükselişini izlemek istiyorum. Benim çıkamadığım göğe benden bir parçanın göğe çıkışını izlemek istiyorum.
Tutmak istiyorum seni ama tutamıyorum. Okyanus çıplak elle tutulmazmış, onu öğrendim bu arada. Yarına uçmak istiyorum kanatlarımla. Ama sen kanatlarıma bin ton yüklemişken nasıl uçacağım yarına? O zaman bugün benim için son. Çok ses kaldıramıyorum artık. Ne ses, ne ışık. Ve burası kalabalık oldu, birileri gitsin ya da ben gideyim, kendim de daha içeriye. Belki orada boş bir yer bulur sığınırım. Çünkü artık dayanamıyorum.
Öykü SAYAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder