Zihnimin Arafı
Merhaba ben Tuna. Kaldırım mühendisleri ile dolu bir dünyada yaşıyorum. Durum çok vahim. İnsanlık ölmüş durumda. Trafik kapalı. Tüm öğle aram bu trafik yüzünden serviste geçiyor. Kesintisiz her öğle aram böyle geçiyor. Çok gürültü var. Çünkü insanlar hiç yararı olmayacağını bile bile kornaya basıyorlar. İşte rutin bir öğle arası daha bu kadar mükemmel olamazdı(!) Artık dayanamıyorum. Kafamı toplamam lazım. Bu yüzden serviscimiz Uçan Eşek'e - gerçek bir uçan eşek sanmayın, onun lakabı o - kapıyı açmasını rica ettim. Okula geç kalmıştım zaten gitsem de bir şey değişmeyecekti.
Servisin kapısı açıldığında yüzüme bir soğuk çarptı. Yanıma mont almamıştım. Nereden bilebilirdim ki yaz ayının kışa döneceğini. Aldırış etmedim, indim servisten. İlk işim, çok sevdiğim kahveciden kahve almak olacak. Kahveci buraya çok uzak sayılmaz. Hemen yola koyuldum. Üşüdüğüm için donan ellerimi ceplerime soktum. Yolda giderken Ejderha isimli müzik grubunu gördüm. İsimlerinin Ejderha olmasının nedeni, hepsinde birer tane ejderha dövmesi olmasıymış. Grubun yanından geçerken başımla küçük bir selam verdim ve kavşağı döndüm. Kavşağı dönmemle yaşlı bir adamın taşa takılıp yere düştüğünü gördüm. Tam düşerken elektrik direğine tutunmuştu Allah'tan. Hemen koşarak yanına gittim ve toparlanmasına yardım ettim.
Yüzüne baktığımda biraz hasta görünüyordu. Yaşlı hasta bir adam. Hemen koluna girdim ve karşımızdaki o güzel kahvelerin yapıldığı kahveciye soktum. Daha tanışmamamıza rağmen bu adama kanım çok ısınmıştı. Hemen onu bir masaya oturtup kahve ve ay kurabiyeleri almaya gittim. Kahve ve ay kurabiyeleri mükemmel bir ikiliydi. Kahveleri ve ay kurabiyelerini alıp bende masaya oturdum. Bu yaşlı adamla öyle koyu bir muhabbete dalmışız ki, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Bu yaşlı adam bir kitap çevirmeniymiş. Adı Özgür ÇAĞLAYAN. Şu şansa bakın ki çevirmenliğini yaptığı "Zeplin" adlı bir romanı okumuştum. Çok yakın arkadaş olduk. Arada bir buluşup sohbet etmek için sözleştik.
Eve gittiğimde çok yorgundum. Yorgun olmam bir bakıma işime gelmişti. Hızla üzerimi değiştirip yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım. Evet, şimdi kendi zihnimde, kendi arafımdayım. Araftaki dünyama gitmeyi seviyorum. Çünkü orda sorun yok, kavga yok, savaş yok... Orada hayat var.
Ayça YAYLA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder